hinduizm

UZAKDOĞU TANRILARI VE HİNDUİZM

Hinduizm çok kapsamlı ve geniş bir dindir. Özellikle Hindistan, Nepal ve Bangladeş’te yaygındır, günümüzde yaklaşık 900 milyon inananıyla Hıristiyanlık ve İslam’dan sonra en büyük üçüncü dindir. Kökeni, ismini de aldığı gibi, Hindistan’a dayanır. Bu dine mensup kişilere “Hindu” denir. Bu inançlı Hindular dinlerini bir yaşam tarzı olarak benimserler. Hinduizmin en eski ve kutsal kitapları “Kutsal Vedalar”dır. Hinduizm sonradan gelişen bir kavramdır. İlk zamanlarında Hindistan’ın farklı bölgelerinden, Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, Budist veya Jain olmayan kişilerin bir araya gelmesiyle oluşan bir grup olarak başladı; ancak zaman içinde hızla gelişti. 19. yüzyılın ilk yarısında İngilizce konuşulan ülkelerde bu kavram bir kimlik kazandı ve Hindutva’nın (Hindu köktenci hareketi) gelişimiyle bir ideoloji olarak anılmaya başlandı. Bunlardan farklı olarak Hint Anayasasında Hinduizm; Jainizm, Budizm ve Sihizm’i içeren bir tanım olarak belirtilir. Herkes, yaşam ve ölümün sürekli birbirini takip ettiğine, yani reenkarnasyona inanır. Din öğretmenleri “Guru”lar, onların inançlarında büyük önem taşırlar. Teolojileri ve felsefeleri tamamen farklılık gösterse de Hindular birlikte dua eder ve birlikte kutlama yaparlar. “Çeşitlilik içinde birlik” Modern Hinduizm’de sıklıkla kullanılan bir kavramdır. Hinduizm’de en önemli ilke dharmadır. Dharma, insanların sosyal ve dini konumlarının gereği davranış biçimlerinden dini uygulama tarzlarına kadar uzanan prensipler bütününe işaret eden bir kavramdır. En üstte bulunan Realite’ye tapar ve bütün insanların gerçeği fark edeceğini belirtir. Hinduizmin çoğu mezhebine ve inanışına göre ebedi bir cehennem ve lanetlenme diye bir şey yoktur. Yalnız, M.S. 1300 yıllarında Madhva’nın kurmuş olduğu Vaishnavism’in Dvaita inanışına göre ebedi lanetlenme olgusu vardır. Madhva ruhları 3’e bölmüştür:

1) Mokşa’ya ulaşabilecek ruhlar,

2) Sonsuza kadar doğum ölüm döngüsünde kalacak olan ruhlar,

3) Sonsuza kadar lanetlenecek acı çekecek ve sonsuz cehenneme gidecek olan ruhlar.

Hinduizm, tüm görünümleri biricik kaynağın açılımları kabul eden Monist perspektiften, ikililiğe düalizm, ortadoğu dinlerindeki gibi yüce bir Tanrı’ya dayalı deizmden, çok tanrıcılığa bütün ruhsal yolları kabul eder ve geçerli sayar. Her varlık kendi yolunu seçmekte özgürdür; bunu ister duayla, ister inzivayla, ister meditasyon ile yapar, isterse fedakârca davranışlarla. Tapınaklarda tapınmaya, kutsal metinlere ve guru disiplini geleneğine önem verir. Dinsel bayramlar, haç, kutsal ilahiler ve evlerde tapınak uygulanan geleneklerdir. Hindu yolunu sevgi, şiddetten kaçınma, iyi davranışlar ve doğruluk yasası tanımlar. Bütün karmalar temizlenene, Tanrı fark edilene kadar her varlık yeniden bedenlenir. Muhteşem kutsal tapınakların, Hindu evindeki huzur dolu dindarlığın, metafizik ve yoga bilimin önemi büyüktür. Hinduizm mistik bir dindir. Bu dinde olan kişiyi iç varlığındaki Gerçeği kişisel olarak tecrübe etmeye, sonunda insan ile Tanrı’nın bir olduğu şuurun zirvesine ulaşmaya teşvik eder. Hinduizm, dünyanın en eski dinidir. Başlangıcı belli değildir ve kayıtlı tarihten öncesine kadar uzanır.

Yüksek çakralarda bulunan akaşik hafıza, kişinin dünya hayatlarında, astral boyutlarda ve diğer var oluş biçimlerinde yaptıklarını, düşündüklerini, mental özelliklerini, ruh etkilemeleri biçiminde bir nevi “kayıt” etmektedir.

Hinduizm’e göre insanın yaşamlarında başlarına gelen kötülükler ve felaketlerin Tanrı ile ilgisi yoktur, Tanrı asla hiçbir şekilde kötülüğe ve felakete neden olmaz. Tanrı, fizik yasalarını ve doğa kanunlarını yaratması gibi, karma yasasını da var etmiştir, böylece kişi, kaderini kendisi yazmaktadır ancak “Sevgi” olan Tanrı, eğer derin bir şekilde istenirse insanların karmalarına iyi etkiye neden olacak bir biçimde müdahele edebilir. Hinduizm’de Karma, 3 çeşittir:

1) Sanchita Karma    2) Prarabdha Karma    3) Kriyamana Karma

Kişi bütün karmaları temizleninceye ve ruh evrimini tamamlayıncaya kadar doğum ölüm döngüsünde(samsara) kalır, artık öğrenilecek, geliştirilecek bir şey kalmayınca Mokşa adı verilen kurtuluşa ulaşılır ve artık yeniden doğum, samsara son bulur.

Yazan: SUNA BAYKAM

Hindistan ile ilgili diğer yazılar için tıklayınız