Ruhların Dansı Kuzey Işıkları

Kuzey ışıkları hepimizin duyduğu, birçoğumuzun hayalini kurduğu yer yer efsaneleşmiş bir doğa olayı.

Kanada’da yerel halkın kullandığı Ruhların Dansı tanımlamasını hep çok mistik bulduğum için turlarımda bu şekilde kullanmaya hep özen göstermişimdir.

Anlayabileceğimiz şekilde bir tanımlama yaparsak güneşin yüksek sıcaklığının sebep olduğu elektromanyetik bir tepkime sonucu güneşin kütle çekiminden kopan parçacıklar süpersonik bir hızla uzaya yayılırlar. Buna güneş rüzgarı adı verilir. Konuya bu ana bilgiyle başlamak gerekir.

Güneşten kopan parçacıkların dünyamıza ulaşması ise tam 40 saat alır.

Bilmemiz gereken ikinci teknik oluşum ise Manyetosfer adındaki, dünyamızın ve bildiğimiz bir çok gezegenin etrafını saran manyetik katmandır,  bu katman güneş rüzgarları ile gelen parçacıkları yavaşlatır ve yeryüzüne ulaşmadan durdurur.

Dünyanın Manyetosfer katmanı kutup bölgelerinde oldukça zayıftır ve  bu zayıflık sayesinde güneşten kopup dünyamıza doğru yayılan parçacıklar bu bölgelerde yeryüzüne yaklaşabilirler. Atmosfere girebilmiş bu parçacıklar yüksek enerjili oksijen ve azot atomlarıyla çarpışınca değişik renklerde ışık saçarlar. Yeryüzünden 250 kilometreye kadar olan çarpışmalarda oksijen atomları yeşil renk ışık yayar, 250 kilometreden sonra ışınan ise azot ‘tur  ve renk daha çok kırmızıdır. Helyum ise mavi tonlarında ışınır bu 90 kilometrenin altında ve nadiren olur.

Bu moleküllerin çarpışmasıyla ortaya büyük bir sıcaklık çıksa da sıcak hava daima yükselme eğiliminde olduğu için yeryüzünden asla hissedilmez.

Kuzey kutbunda Aurora Borealis, Güney Kutbunda Aurora Australis olarak isimlendirilen bu olay “Kutup Işıkları” olarak bildiğimiz doğa olayıdır.

Tarihte Aurora Borealis terimi ilk defa 1621’de kullanılmıştır. Aurora Roma mitolojisinde “Şafak Tanrısı”, Boreas ise Poyraz rüzgarı demektir.

Aurora Australis terimi ise ilk defa 1741’de kullanılmıştır. Australis Lodos anlamında kullanılmaktadır.

Bu kutup ışıkları uzaydan bakıldığında da görünmektedir.

Sadece dünyamıza özel değildir. Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün’de de gözlemlenmektedir.

Kameralarda insan gözüne göre daha belirgin görünmektedir.

Asla önceden bilinemez.

İngiliz bilim adamı Edmund Halley ilk defa 1716 yılında bu ışık oyunlarının dünyanın manyetik alanıyla ilgili olabileceği tezini ortaya atmıştır. 1741 yılında İsveçli astronom Anders Celsius bunu kanıtlamıştır.

Kanada devlet olarak 1839 yılında açılan Toronto gözlemevi ile bu ışıkların araştırmasına bütçe ayırmaya başlamıştır.

Kutup ışıklarının görüldüğü anlarda, bu ışıkların etrafında yüksek miktarda radyoaktivite de tespit edilmiştir.

Gelmiş geçmiş en büyük manyetik fırtınanın oluşturduğu Kuzey ışıkları 1859 yılında gözlenmiştir.

Dünyanın eksenindeki hafif eğrilik sayesinde Kuzey yarım kürede Güneye göre çok daha fazla ve çok daha çeşitli gözlemlenir.

Tromso kasabasının Kuzey ışıklarının en iyi gözlemlenebildiği kasaba kabul edilmektedir.

Bu manyetik oluşum sırf gecelere mahsus değildir, gündüzde ortaya çıkar ama insan gözü sadece gece olanları algılayabilir.

Kutup ışıklarını ortaya çıkaran elektron çarpışmaları bazen çok gürültü çıkarabilir.

Kuzey ışıkları bir gecede toplam maksimum 10 dakika boyunca gözlemlenebilir.

Her çarpışmanın çıkardığı ışık tek ve benzersizdir asla aynı form tekrarlanmaz.

Kuzey ışıklarının en iyi gözlemlenebileceği aylar mart ve eylüldür.

Görme şansının en fazla olduğu saatler gece 00.00 ile sabah 02.30 arasıdır.

Kutup ışıklarını oluşturan ve güneşten bize doğru gelen parçacık fırtınaları 3 sene çok hareketli 10 sene çok zayıf olur. Bu parçacık fırtınalarının en aktif olacağının öngörüldüğü yıllar 2014, 2015 ve 2016’dır.

Finlandiya meteoroloji enstitüsü tam anı ve yeri bilinemese de kuzey ışıkları görünürlüğü ile en ciddi tahmin çalışmasını yapmakta, ve internetten anlık manyetik hareketlilik bülteni yayınlamaktadır.