İngiltere Futbol Turu 1

Futbolun Beşiği İngiltere’de Bir Şampiyonlar Ligi Finali

İngiltere’ye gerek götürdüğüm gruplarla gerek gerek tek başıma bir müze gezmek ya da şehirlerin tarihi sokaklarını keşfedebilmek adına sık sık gitme fırsatım oluyor.

Ama 2013 yılının Mayıs ayı benim için gerçekten özel, çünkü futbolun  beşiği olarak kabul edilen bu ülkede hem de ünlü Wembley stadında Türkiye çıkışlı yapılan özel bir organizasyon sayesinde Bayern Munich, Borussia Dortmund arasında yapılan Şampiyonlar Ligi Finali’ni izleme şansım oldu.

Ayrıca bu maçı Wembley stadyumunda, yani futbol mabedi olarak kabul edilen, 90 bin kişilik, 2003 yılında komple yıkılarak yenilenmiş Avrupa’nın en büyük ikinci stadyumunun içinde seyretmek bambaşka bir ayrıcalık diye düşünüyorum.

Bu seyahatime çıkmadan İngiltere Futbolunu detaylı inceleme fırsatım oldu.

En eski futbol kulübüne, ligine ve federasyonuna sahip İngiltere Futbolu çoktan milli sporu olarak kabul etmiş durumda. Ama futbol ‘un gelişimi hem de  kısacık bir sürede gelişimi oldukça ilginç bir altyapıya sahip.

  1. Yüzyıldan itibaren İngiltere’de halk ve soylular arasında yayılmaya başlayan bu spor,

1750’lerde İngiltere’de sanayi devrimin başlamasıyla yavaş yavaş işçi sınıfıyla özdeşleşmeye başlıyor.

1871′ de işçi sınıfında başlayan krizi hafifletmek, daha doğrusu işçilerin sokaklara dökülmesini önlemek, heyecan, stres ve hayatla ilgili kaygılarını uyuşturabilmek adına bu dönemden itibaren halk arasında daha da pompalanıyor.

Bu sıkıntılı dönemde önce işçi takımları oluşmaya başlıyor ve 1885 yılında dünyadaki ilk profesyonel futbol kulübü Sheffield F.C bıçak üreticisi işçiler tarafından kuruluyor. Bu kulübü, tersane ve liman işçilerinin Liverpool ve Southampton’ı, demir işçilerinin West Ham United’ı, kömür işçilerinin  Blackpool, Derby Country ve Notthingam Forrest’i, tekstil işçilerinin Manchester United’ı ve Kraliyet silah fabrikası işçilerinin Arsenal’i takip ediyor.

1888 yılında bu kulüplerin katılımıyla dünyada ilk defa İngiltere’de Profesyonel Futbol Ligi kuruluyor.

15 Mart 1890’da Berlin’de düzenlenen Çalışma ve İşgücünün korunması konferansında alınan kararlar doğrultusunda çalışma saatleri azaltılıp haftalık izinler resmileşince bu seferde işçilerin boş vakitlerinde onları oyalama ve grev lokavt gibi istenmeyen faaliyetlere kalkışmalarının önünü kesmek adına futbol etkin biçimde kullanılmaya devam ediyor.

Ünlü sosyalist düşünür Troçki İngiltere ile ilgili bir yazısında “Devrim, kaçınılmaz olarak İngiliz işçi sınıfında en mükemmel tutkuları uyandıracaktır. Bu tutkular bugüne kadar, kilise, futbol, at yarışı ve diğer sporlar tarafından yapay bir biçimde bastırılmıştır. ” demektedir.

Ünlü yazar Umberto Eco ise, “Bir pazar günü futbol maçı varken Devrim yapmak mümkün değildir.” cümlesi ile aslında tüm gerçeği özetlemektedir.

21 Mayıs 1904 yılında İngiltere’nin büyük katkısıyla Uluslararası Futbol Birliği FIFA kuruluyor. Bunu izleyen yıllarda İngiltere’de ve dünyada futbolun yayılmasında demir yolu ağı ve işçileri de oldukça etkili oluyor. Bir politika olarak İngiltere’de her istasyonun olduğu kasabaya futbol sahası kurulmasına devlet özen gösteriyor. Yurtdışında İngiliz ekonomik yayılımının aktörleri demir yolu ağı kurmaya giden işçiler ve gemiciler ise bu sporun, başta Uruguay, Brezilya olmak üzere tüm Latin Amerika’da öğrenilmesini sağlayınca 1900’lerin başından itibaren futbol kitleleri peşinde sürüklemeye başlıyor.

Futbol ile ilgili ilk büyük organizasyonda 1930 yılında Uruguay’da organize edilen Dünya Kupası oluyor.

Bu bilgilerin ışığında heyecanla izlediğim Hitler dönemimde Başkanı ve Teknik direktörü Yahudi diye büyük sıkıntılar yaşayan Bayern Munich ile, renklerini kömürün karası ve biranın sarısından alan maden işçileri tarafından kurulmuş Borussia Dortmund’un keyifli maçı 2-1 Bayern Munich’in galibiyeti ile bitiyor.